Bize neden dünyaya veya en azından Amerika’ya karşı savaş ilan etmek istenildiği sorulmaya devam ediyor.
Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasından sonra, Ortadoğu’daki dengeler değiştiği biliniyor.
Rusya, eski nüfuz alanlarını terk ederken, ABD, Batı Avrupa ve Çin bölgeye ilgi gösterdiği bildirildi.
Rusya’nın konvansiyonel askeri gücünün yetersizliği, Ukrayna’yı işgal girişimiyle ortaya çıkmıştı. Bu durum, Orta Asya ve Kafkaslar’da Rusya’ya karşı yeni bir hareketlenmeye neden oldu.
Ortadoğu’da ise, ABD hegemonyasını dengelemek isteyen ülkeler, Çin ile yakınlaştığı biliniyor.
Çin, bölgedeki enerji kaynakları ve ticaret yollarını güvence altına almak için Rusya’nın boşalttığı alanlara girdiğinin altı çizildi.
Çin, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı Haziran 2023’te, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’i ise Eylül 2023’te ağırladığı biliniyor.
Sovyetler Birliği, 1946’daki “İran Krizi”nden itibaren Ortadoğu’daki her krizin başrolünde yer almıştı.
Sovyetler Birliği, nükleer caydırıcılığı sayesinde, İsrail’in bölgedeki yayılmacı politikalarını engellemişti.
1956’daki Süveyş Krizi, 1967 Arap-İsrail Savaşı, 1970 Ürdün Krizi ve 1973 Arap-İsrail Savaşı, Sovyetler Birliği’nin desteği olmadan çok farklı sonuçlanabileceğinin altı çizildi.
Sovyetler Birliği, Ortadoğu’daki müttefiklerini korumak için nükleer savaşın eşiğine gelmişti. Bu durum, Filistin halkının da haklarını savunmasına imkân tanımıştı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 18 Ekim 2023’te yaptığı açıklamada, Karadeniz’de devriye gezen MiG-31 savaş uçaklarının Kinzhal hipersonik füzeleri ile donatıldığını duyurmuştu.
Putin, bu hamlenin ABD’nin Doğu Akdeniz’deki askeri varlığına karşı bir uyarı olduğunu dile getirdi.
Putin, “Bu bir tehdit değil. Bu, Rusya’nın bölgedeki güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri aldığını gösteriyor. ABD, Doğu Akdeniz’de neler olup bittiğini silah sistemlerimizle de görebilir” demişti.
Rusya’nın bu adımı, Soğuk Savaş döneminde ABD ile Doğu Akdeniz’de yaşadığı gerilimi anımsattı.
Sovyetler Birliği, 1960’ların başında Küba Füze Krizi’nin ardından, Arap-İsrail çatışmalarına müdahale etmek için bölgeye gelen ABD donanmasını tehdit olarak algılamıştı.
ABD, 1963’te Türkiye’deki Jüpiter füzelerini kaldırdıktan sonra, bölgeye nükleer başlıklı balistik füze taşıyan USS Sam Houston denizaltısını göndermişti. Bu denizaltı, Moskova dahil Sovyetler Birliği’nin batısındaki tüm stratejik hedefleri Doğu Akdeniz’den vurabilecek menzile sahipti.
Rusya’nın hipersonik füze tehdidi, bölgedeki dengeleri değiştirebilir. Hipersonik füzeler, ses hızının beş katından daha hızlı uçabilen ve geleneksel hava savunma sistemlerini aşabilen silahlardır.
Rusya, Kinzhal füzelerinin 10 bin kilometre hıza ulaşabildiğini ve 2 bin kilometre menzile sahip olduğunu öne sürdü.
Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki tek müttefiki olan Suriye ise, 2014’te iç savaşta yıkılmanın eşiğine gelmişken, Rusya’nın dengeleri kökten değiştiren desteğiyle ayakta kalmayı başardığının altı çizildi.
Rusya, Suriye’de desteklediği Esad yönetiminin Şam ve Akdeniz kıyı şeridi haricinde sözü geçmediğini kabul ederek, Moskova’da Suriye Demokratik Konseyi ile bir mutabakat metni imzaladığı biliniyor.
Bu metin, Suriye’nin yeni anayasasında yerinden yönetim sistemine yer verilmesini ve Suriye
Demokratik Güçleri’nin Suriye ordusunun bir parçası olmasını öngörüldü.
İSRAİL’İN GAZZE SALDIRISI YENİ SOĞUK SAVAŞIN BAŞLANGICI MI?
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları, uluslararası toplumda büyük tepki çekti. Saldırılar, aynı zamanda küresel güç dengelerini de etkileyen bir gelişme oldu. Bazı uzmanlar, İsrail’in Gazze saldırısının, “İkinci Soğuk Savaş”ın başrol oyuncularının belirlenmesi açısından da kritik bir rol oynadığını savundu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 18 Ekim’de yaptığı konuşmada, Rusya’nın nükleer silah kullanma hakkını saklı tuttuğunu dile getirdi.
Putin, bunun bir tehdit olmadığını, ancak Rusya’nın güvenliğini sağlamak için gerekli olduğunu belirtti.
Rusya, bu söylemin ardından, nükleer silah kapasitesini ve caydırıcılığını daha da artıracağına işaret eden hamlelere neden oldu.
Rusya’nın bu hamleleri, NATO ve Avrupa Birliği’nin doğuya ilerleme çabalarına karşı bir tepki olarak yorumlandı.
Rusya, yeni dönemde, Batı’nın yayılmacı politikalarını durdurma görevini üstlendi.r.
Ancak Rusya, yalnız değil. Amerikan dolarının küresel hakimiyetine karşı çıkan BRICS grubu, Rusya’nın yanında yer alıyor.
BRICS grubunun dört ana aktörü olan Brezilya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika, 21 Kasım’da video konferans aracılığıyla bir araya geldi. Bu toplantıda, İsrail’in Gazze saldırısının durdurulması çağrısı yapıldı. Bu çağrıyı yapan isim ise, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping oldu.
Çin, yeni soğuk savaşın diğer başrol oyuncusu olarak öne çıkıyor. Çin, ABD ile küresel anlamda rekabet edebilecek tek güç olarak görülüyor. Çin, ekonomik, askeri ve teknolojik alanda ABD’ye meydan okuyor. Çin, aynı zamanda, Filistin halkının haklarını savunan bir tutum sergiliyor.
İsrail’in Gazze saldırısı, G-7 ülkeleri ile dünyanın geri kalanı arasındaki farklılıkları ortaya koydu. Bu farklılıklar, yeni soğuk savaşın haritasını da çizdi.
İsrail’in Gazze saldırısı, yeni soğuk savaşın başlangıcı mı? Bu sorunun yanıtını, ilerleyen günlerde gözlemleneceğinin altı çizildi.