Bir zamanlar skandallar kralıydı… Yıllar sonra ortaya çıktı
11 mins read

Bir zamanlar skandallar kralıydı… Yıllar sonra ortaya çıktı

Bir zamanlar The Libertines ile yıldızı parlayan ünlü müzisyen Pete Doherty seneler sonra yeniden dikkat çekiyor. Doherty, eşi Katia de Vidas tarafından on yılı aşkın bir süre boyunca çekilen görüntülerinden oluşan belgeselde hayranlarını şoke ediyor.

Belgeselde sık sık uyuşturucu enjekte ederken görülen ünlü müzisyenin son hali ise ayrıca şaşkınlık yaratıyor. Görüntülerin yanında Doherty, hem uyuşturucu bağımlılığı hem adının karıştığı cinayetle hem de özel hayatıyla ilgili samimi itiraflarla da dikkat çekiyor.

Doherty, yakın arkadaşı Amy Winehouse’u da kısaca anıyor. Doherty, Winehouse’un ölümünden kısa bir süre önce ünlü şarkıcıyla arkadaşlığının romantik bir ilişkiye döndüğünü iddia ediyor.

KARİYERİNİN ZİRVESİNDEYDİ

Doherty, kariyerinin zirvesinde uyuşturucu kullanarak hayatını altüst eden süreci de başlatmış oldu. Katia de Vidas tarafından çekilen yeni ve şok edici belgeselde de bağımlılığının boyutlarını ortaya çıkardı.

Filmi 10 yıldan fazla süren “Peter Doherty: Stranger In My Own Skin”, 44 yaşındaki müzisyenin, gitar çantasında Japonya’ya eroin kaçırdığını itiraf ederken eroin bağımlılığı olduğunu fark ettiği anı ele alıyor.

Filmde konuşurken şöyle diyor: “Sert uyuşturucular hayatıma girdi ve yavaş yavaş, yavaş yavaş ve sonra çok hızlı bir şekilde kontrolü ele geçirdi.”

İlk kez 2002 yılında, henüz 23 yaşındayken eroin aldı, ancak bağımlı olduğunu Japonya’ya yaptığı bir yolculuktan sonra kendini ter içinde ve hasta bulduğunda gördü. Buna rağmen, bu durumun anlık bir sorun olduğunu düşündü:

“Kendimi dünyanın zirvesinde hissettim. Lobiye indim ve herkes ‘Ah Pete, gerçekten iyi görünüyorsun’ diyordu.”

Ancak Pete’in bağımlılığı onun birçok kez polisle de başının derde girmesine neden oldu.

Artık temiz olan müzisyen, Katia ve Billie-May ile Normandiya’da yaşıyor ve geçmişini geride bırakmaya çalışıyor: “Sessiz, basit bir varoluş. Gün doğmadan kalkıyorum ve köpekleri yürüyüşe çıkarıyorum. Sonra altı ya da yedide yatağa dönüyorum, sonra tekrar kalkıyorum. Daha sonra köye doğru yürüyor, okuyormuş gibi yaptığım bir Fransız gazetesi satın alıyor ve sabah 11 civarında bir kahve ve brendi içiyorum. Sonra eve dönüyorum ve belki biraz film izliyorum, biraz Tony Hancock dinliyorum, öğle uykusu çekiyorum, köpekleri tekrar gezdiriyorum ve yatıyorum.”

Ancak Doherty’nin bu dingin hayata ulaşması oldukça zorlu oldu. Belgeselde yer alan görüntülerde de eroin alırken Katia’ya “Korkmadığım tek şey ölüm. Diğer her şeyden korkuyorum” diyor.

GRUPTAN ATILDI

Doherty, uyuşturucu bağımlılığı yüzünden grubundan bile oldu. Grup Carl Barât’ın uyuşturucu kullanımı nedeniyle Pete ile çalmayı reddetmesinin ardından dağılmıştı.

Yaşadığı bu sorunlara rağmen uyuşturucuyu özleyip özlemediği sorulduğunda Doherty şu şekilde cevap veriyor: “Eroini özlüyor muyum? Şu anda hala iyileşmenin ilk aşamalarındayım. Hala kırılganım. Sanki hepsi başka birinin hayatının bir parçasıymış gibi mi görünüyor? Hayır, korkunç derecede yakın hissettiriyor. Belki başka birinin hayatı gibi göründüğünde, bazı sahneleri izlemek daha kolay olurdu.”

Ünlü müzisyen sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Acımasızca dürüst olmak gerekirse, uyuşturucu olmadan yaşamanın mümkün olabileceğini hayal edemediğim yıllar oldu. Filmde bağımlılıktan bahsediyorum ve bazı konuşmalarım sanki anlıyormuşum gibi çok derin geliyor.”

Belgeselde Amy Winehouse ile görüntüleri geldiğinde ise Doherty şu samimi açıklamaları yapıyor: “Bunu kabul etmek benim için zor. Ama evet, bu doğru. Amy ve ben sevgiliydik. Onu o zaman sevdim ve bugün hala seviyorum. Fakat sonlara doğru, sadece aşıkların yapabileceği gibi, bana karşı oldukça kaba ve zalim olmaya başladı. Aptallara katlanamazdı. Çok büyük bir kalbi vardı ama fiziksel olarak küçüktü ve gittikçe zayıflıyordu ve bir kez bile onun katı bir şey yediğini görmedim, sadece milkshake…”

MÜZİĞİNDEN ÇOK SKANDALLARI ÖNE ÇIKTI

Doherty sadece Winehouse ile birlikteliğiyle dikkat çeken bir isim değildi. Ünlü müzisyen bir dönem de Kate Moss ile birlikteydi.

İngiliz indie rock müziğinin kötü çocuğu, eski Libertines yıldızı, uyuşturucu kullanımı ve aşırılıkla dolu bir hayatın içinde sıkışıp kaldığı 2000’lerde adeta bir felaketten bir başkasına atlıyordu.

Doherty, 2003 yılında The Libertines onsuz Japonya turnesindeyken grup arkadaşı Carl Barât’ın Harley Caddesi’ndeki dairesine girip bir gitar ve bir dizüstü bilgisayar çaldığı hırsızlık dahil pek çok defa hapse atıldı.

Libertines 2003’te şöhrete kavuştuğunda Doherty, şarkıcı Lisa Moorish ile aşk yaşıyordu ve Astile adında da bir oğlu oldu, ancak ilişki uzun sürmedi ve ayrıldıktan sonra rock’çı, uyuşturucu alışkanlığı nedeniyle oğlunu görmesinin yasaklandığını fark etti.

Ertesi yıl grup arkadaşları onu, uyuşturucu kullanımı yüzünden The Libertines’ten kovdular. Doherty, çalkantılı dönemleri devam etse de yeni grubu Babyshambles’a odaklanmaya çalıştı.

Grup, Aralık 2004’te Londra Astoria’daki konserlerinden birine katılamayınca şiddetli bir isyan yaşandı. 100’den fazla öfkeli hayran, gece yarısı gösterisine iki saatlik gecikmenin ardından rock’çıların performans sergilemeyeceği söylendikten sonra sahneye hücum etti.

KATE MOSS İLE DE MUTLU OLAMADI

Sadece bir yıl sonra, 2005’te Doherty, 31. doğum günü partisinde süper model Kate Moss’la tanıştı. Moss bu ilişki hakkında hiçbir zaman detay vermedi.

Ancak Pete Doherty, yıllar sonra otobiyografisi ‘A Likely Lad’de bir keresinde Moss’un evindeki yatak odasında kazara bir panik alarmı çalıştırdığını ve 12 silahlı polis memurunu harekete geçirdiğini iddia etti. Ünlü modelin yatağının kenarında kaybettiği bir parça kokaini ararken, yerel polis karakoluyla bağlantılı olduğu düşünülen düğmeye bastığını itiraf etti.

Doherty’nin uyuşturucu kullanımı kariyerini olumsuz etkiledi. Hapse girmekten kurtulmayı başardı ancak rehabilitasyona gitmesi istendi.

Sonunda Doherty, Moss’un mutlu olmadığını fark etti ve Temmuz 2007’de iki yıllık çalkantılı ilişkileri sona erdi.

CİNAYETE KARIŞTI

Doherty’nin hiç şüphesiz adının karıştığı en büyük skandal, bir cinayetti. 2006 yılında rock’çı ve çevresi, uyuşturucu bağımlısı arkadaşı Paul Roundhill’in Londra’nın doğusunda düzenlediği bir ev partisine gitti.

Partide, gecenin ilerleyen saatlerinde birinci katın balkonundan atılarak öldürüldüğü iddia edilen Cambridge mezunu Mark Blanco da oradaydı.

Polis Blanco’nun ölümüyle ilgili olarak kimseyi suçlamasa da Johnny Headlock olarak bilinen Doherty’nin özel koruması, Blanco’yu öldürdüğünü itiraf etti. Daha sonra bu itirafını geri çekti.

Söz konusu geceye ait CCTV görüntüleri ise herkesi şoke etti. Doherty’nin bir kız arkadaşıyla birlikte olay yerinden kaçtığı görüldü.

Mark’ın ölümüyle ilgili, annesi Sheila Blanco’nun yanıt arayışını anlatan ‘Pete Doherty, Oğlumu Kim Öldürdü?’ adlı yeni Channel 4 belgeseli de yayınlandı.

Trajik olayla ilgili Doherty ise şu yanıtı verdi: “Bayan Blanco’nun kaybı için üzgünüm ve insanların, olanları kabullenmesi için ona verebilecekleri her türlü yardımı memnuniyetle karşılarım.”

Doherty ayrıca konuyla ilgili soru yönelten bir gazeteciye de şu şekilde yanıt verdi: “Bunun için onu suçlayamazsınız. Oğlu düşerek öldü ve sanırım bazı insanlar onun ölüme atıldığına gerçekten inanıyor. Ve sonra kamera karşısında kaçıyorum. Sheila Blanco’yla hiç tanışmadım ama öfkesini anlayabiliyorum. Bana olan öfkesinin yersiz olduğunu düşünüyorum.”

MOSS’A GERİ DÖNDÜ AMA…

Trajik olayın yaşandığı yıl Doherty Moss’a yeniden dönmüştü ki bu defa da yeni bir skandalla manşetlere yansıdı. Nikki Grahame ile kısa bir kaçamak yaşaması dikkat çekti.

Nikki’nin eski ev arkadaşı The People’a şunları söyledi: “Çok içmişti ve sonunda Notting Hill’deki evine geri döndüler, sadece ikisi. Gitarını çıkardı ve ona şarkı söylemeye başladı. Nikki onun gerçekten tatlı ve şefkatli olduğunu düşünüyordu ama dairesi iğrençti. Her yerde iğneler vardı ve her yer kirliydi.”

2006’daki bir röportajda par karşılığında birliktelik yaşadığını söyleyen Nikki, Pete’in müşterilerinden biri olduğunu da açıkladı: “O benim ilk rezervasyonumdu. Ajansı sık sık kullandı. Londra’da bir daireye gittim. Gitar çalan ve sadece takılan diğer uyuşturucu bağımlılarıyla dolu iğrenç bir yerdi. Sonunda onunla öpüştüm ama ilişki olmadı. Uyuşturucu yüzünden o kadar kendini kaybetmişti ki…”

SON HALİ ŞOKE ETTİ

Doherty artık temiz olduğunu ileri sürüyor. Aynı zamanda The Libertines’ten grup arkadaşlarıyla birlikte bir sahil kasabasında beş katlı popüler otel The Albion Rooms’u açtı.

Rock yıldızının altın çağındaki kendine özgü zayıf görünümünün yerini ise aşırı kilolu bir görüntü aldı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir